Yeni bir şehirde sosyalleşmek / Socializing in a new city

meetup

Bazı nedenlerden dolayı yaşadığınız yeri değiştiriyorsanız yeni yerinize alışmakta problem yaşamanız çok normal. Temel ihtiyaçlarınızı karşılamak için etrafı keşfetmek çok da zor olmayabilir. İnternetten neredeyse bütün ihtiyaçlarınızı nasıl karşılayabileceğinizi öğrenebiliyorsunuz. Market, alışveriş, teknoloji vb kategorilerde isterseniz evden çıkmadan bile ihtiyacımızı karşılayabilir durumdayız. Peki ya sosyalleşmek ya da hobilerimize kaldığımız yerden devam etmek? Sanırım en çok bu iki başlıkla ilgili problem yaşarız diye düşünüyorum eğer gittiğiniz yerde insanlar birbirini tanımıyorsa ve orası küçücük şirin bir yerleşim bölgesi değilse.

Sosyal medya araçlarını da bu amaçla kullanabiliriz belki ama diyelim ki voleybol oynamayı seviyorsunuz ve yeni bir şehre taşındınız. En sevdiğiniz sosyal medya hesabınıza ” voleybol oynamak isteyen var mı?” yazsanı kaç kişi bulabilirsiniz ya da Bilim kurgu filmleri izleyip sonrasında film üzerine sohbet edebileceğiniz insanlar arıyorsunuz. Nasıl bulabilirsiniz? Bu işi hem kolay hem etkili bir şekilde yapabilen bir oluşum: Meetup

6 aylığına Amerika’ya geldiğimiz sırada keşfettik bu oluşumu. Web sitelerini incelediğimizde 3 ana ihtiyacımıza hizmet ettiklerini görüyoruz;

meetup_what_you_can_do_

1- bulunduğun şehri keşfet: bir müzeyi ziyaret et, yeni bir yemeği dene, ya da sadece insanlarla tanış

2- kariyerine yatırım yap: bir derse katıl, profesyonel iletişim ağını genişlet vb.

3- yaratıcı ol: bir podcast kaydı yap, senaryo yaz, sanat üzerine konuş ya da tamamen yeni bir şey yarat

Yukarıda gördükleriniz temel başlıklar fakat bulunduğunuz bölgedeki etkinliklere baktığınızda çok daha fazlasını göreceksiniz. Ya da yeni bir etkinliği siz başlatacaksınız kim bilir!

Peki yaklaşık bir ay içerisinden biz nasıl faydalandık Meetup’tan ?

1- İspanyolca Dersleri: Tampa şehrinde İspanyolca konuşan çok fazla  insan var, dolayısıyla öğrenmek isteyen de çok. 4 farklı seviyede etkinlikleri olan bir grup var. Başlangıçtan ileri seviyeye kadar kendinize uygun olan grubu seçip her hafta katılabiliyorsunuz. Bşlangıç gruplarında kitap destekli daha temel konular üzerinden gidiliyor. İleri seviyelerde tamamen ispanyolca konuşulduğunu söylüyor, daha denemedim. Şimdilik düzenli olarak başlangıç seviyesi toplantılarına gidiyorum.

2-Zumba Seansları: Şehrin en güzel parklarından birisinde her hafta salı günleri 6-7 arası zumba için buluşan bir gruba katıldık. Düzenli olarak gelen bir grup var sanırım ama eminim bir çok insan da sadece o hafta oradaydı.

zumba_tampa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

3- Masa tenisi sevenler: her ayın 3. cuma günü toplanan bir grup. Farklı seviyelerde oynayan bir çok insan sadece keyif almak için masa tenisi oynuyorlar. Bu toplantı sayesinden oyun temalı bir bar keşfettim. Langırt, adını bilmediğim bir kaç oyun, dart, kutu oyunları vb.

Bütün bu aktiviteleri 1 ay civarı bir süre zarfında çok da odaklanmadan yaptık ve daha gitmeyi planladığımız bir çok etkinlik var. Etkinliklerde yeni katılımcılar sıcak karşılanıyor ve destekleniyor. Kendinizi grubun dışında hissetmiyorsunuz, yani kemikleşmiş yeni insanların kabul etmeyen bir grupla karşılaşma ihtimaliniz düşük bence. En azından bizim katıldıklarımızda biz bir problem yaşamadık şimdiye kadar.

Socializing in a new city

If you are changing your city because of some specific reasons, it may not be easy to get used to your new environment. Finding a grocery store or buying new clothes are easy to do because all the information is available on internet but what about going on your hobbies or getting social? They may not be that easy. For this I have an advice : Meetup

It is a platform which you may find people who share a hobby, a topic, a sport event or anything with you. You may learn a new langauge or go on your yoga with the group in your new city etc. In one month we have joined 3 different meetings in Tampa/ Florida

All of them were very good and one of them is every thursday which I attend everyweek. You dont need to pay anything for web site or mobile application but some groups are asking for membership fee which is mostly 10$ at most.

 

 

 

 

Daytona’ya kısa bir ziyaret / A Short visit to Daytona

*English version is below

daytonabeach

Nascar yarışları, uçsuz bucaksız sahili ve motor festivalleri. Daytona Beach şehriyle alakalı anahtar kelimeler bunlar sanırım. Şehrin isminin Daytona Beach olduğunu bu yazıyı yazarken öğrendim, itiraf ediyorum. Sanırım ismi de şehirle alakalı yeterince fikir veriyor.

Biz Daytona’ya 17 Mart’ta gittik. Ve şehre yaklaşırken bir çok motorsiklet grubu ters yönde ilerliyordu. Sonradan anladık ki her sene binlerce motorsikletlinin geldiği yoğun talap gören motor festivalinin son günüymüş.

Amerika’da yaşayanlar için ünlü bir sahil. Ayrıca dünya çapında da Nascar yarışlarına ev sahipliği yaptığı için tanınıyor sanırım.

Türkiyeden gidenler nasıl bilir bu sahili derseniz ekşi’ye bakabilirsiniz.

İnternette kısa bir araştırma yapınca tarihi önemi olan bir deniz fenerinin Daytona’da olduğunu öğrendik. Sahilde güneşlenmeye başlamadan önce feneri ziyaret etmeye karar verdik.

The Ponce de Leon Inlet Lighthouse
The Ponce de Leon Inlet Lighthouse

Hem müze hem de aktif olarak hizmet veren bir fener. Gezerken fener görevlilerini görebilirsiniz. (Çok kıskanmıştım onları aslında, deniz kenarında havalı bir iş bence)

7$ karşılığında 10.00 a.m – 8.00 p.m saat aralığında (bu saatler yaz dönemi için, bu linkten  siteyi kontrol etmekte fayda var) ziyaret edebiliyorsunuz. Detaylı bilgiye web sitesinden ulaşabilirsiniz tabii ki, tarihsel detaylarına girmek istemiyorum.

The Ponce de Leon Inlet Lighthouse1

Müze için tavsiyeler:

  • Mümkünse terlik giymeyin çünkü fenere merdivenlerle tırmanıyorsunuz. 10.dk sürüyor sanırım ortalama. Spor ayakkabı iyi bir tercih olabilir ama hava sıcaksa tabi ki sandalette anlaşabiliriz 🙂
  • Sırt çantası almıyorlar içeriye. Ya danışmaya bırakıyorsunuz ya da arabaya geri götürüyorsunuz. Kadınların kullandığı geniş çantalarda problem yok sanırım, onu aldılar.

The Ponce de Leon Inlet Lighthouse2

Sonrasında meşhur sahili görebilmek için müzeden ayrıldık. Fenerin tepesine çıktığımızda bir tarafta denizin ortasında adacık gibi bir bölge vardı tamamen kumla kaplı. Oraya ufak teknelerle yanaşılıyor sanırım. Eğer fırsatınız varsa orada yürümek de güzel olabilir, yoksa da üzülmeyin sahil yürümek için yeterince geniş bence.

The Ponce de Leon Inlet Lighthouse3Sahile yakın bir yerde arabayı park etmek istediğimiz bir çok otopark olduğunu farkettik. Zaten sahile paralel uzanan bir yol var o yol ile sahil arasındaki otoparklara park edebiliyorsunuz. Biraz daha ilerlediğimizde gördük ki bir tane de halka açık ücretsiz otopark var. Sanırım bunlardan bir kaç tane var, ama havalar ısındığında yoğun dönemde burada yer bulmak zor olabilir. Bizim gittiğimiz dönemde denize giren kimse yoktu neredeyse.

daytonabeach3

Sahil çok güzel, anlatarak olmaz kesinlikle fakat, sandalyenize oturup ufka bakmak ve zihninizi dinlendirmek  istiyorsanız çok güzel bir yerdesiniz. Yanınızda katlanır sandalyedelerden olması konforunuz arttırır ve istediğiniz yere oturabilirsiniz. Sahilin bir kısmı ıslak çünkü.

daytonabeach4

Sahilden saat 7 gibi ayrıldık güneş de batmaya başlayınca hava da serinledi. Biraz da şehir merkezinde hayat nasıl nerelerde hareket var bakalım dedik. Bu aşamada aracı park etmekte zorlandık, yine ücretsiz park aradığımız için tabii ki. Sonunda akşam 6 ya kadar ücretli sonrasında ücretsiz olacak sokak park alanlarından birisine park ettik. Bir kaç gece klübü ve bar dışında pek hareket göremedik.

daytonabeach5

Ne kadar zaman harcamak lazım Daytona’da ?

Türkiyedeki sahillerle karşılaştırınca çok farklı ve büyüleyici gelmeyebilir fakat görülmeye değer bir sahil. Sabah erken saatte gidilirse 2 saat fener müzesini gezmek için harcanabilir sonrasında sahilde güneşin ve manzaranın keyfini çıkarmaya devam edebilirsiniz.

A Short visit to Daytona

Nascar races, huge beach and bike festivals…. These must be the keyword of Daytona Beach city. I have just learned that the name of the city is “Daytona Beach”. With the help of the name you can have an idea about the city.

When we were about to arrive Daytona, there were a lot of bikers who were leaving the city. We realized that it wasa the last day of the famous bike fest 17th March.

It is a famous beach for Americans. Also, because it is home to NASCAR races it is known around the world.

There is a historical Light house which is still active. While visiting the museum you may see workers.

Advices for the lighthouse;

Dont wear flip-flops because you will go up to top of the lighthouse on foot. There is no elevator.

They dont accept backpacks. You may leave it at info desk or leave in your car. Women purse is ok.

After the museum we headed to beach. There are a lot of parking options but we didnt want to pay for the parking and searched for a free parking lot. We found one between the paid ones. If you use the road parallel to toeh beach you will definitely find one.

We spent about 3 hours on the beach but didnt swim because the water wasnt warm enough. Wondering about the downtown part of the city we headed back to city side. There were a couple of bars and night clubs only like a typical touristic city.

If you arrive there in the morning and spend two hours for the museum you may go to beach for the rest of the day and have fun until evening. One whole day would be enough for Daytona.

Dali Müzesi Tampa Florida

Birazdan okuyacağınız yazıda Florida/Tampa/St. Petersburg bölgesindeki Dali Müzesi ile ilgili deneyim ve yorumları bulabilirsiniz.

You may find my very subjective experiences of Dali Museum which is in Florida/Tampa/St. Petersburg.

 

 

22 Mart’ta ziyaret ettiğimiz Dali Müzesi’ni gezmek benim için çok keyifliydi. Dali’yi yakından tanımak eserlerindeki küçük ama heyecan verici detayları öğrenmek/keşfetmek tekrar tekrar heyecanlanmama ve “vay be ne çizmiş adam” cümlesini  içimden geçirmeme neden oldu. Salvador Dali adını daha önce duydum ve sürrealizm denince akla gelen isimlerden olduğunu biliyorum fakat müzeye gidene kadar eserleri, hayatı, fizik konusundaki eğitimi ve bilgisi hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Salvador Dali müzesi hakkında bilgi edinmek isterseniz bu linke tıklamanız yeterli. Otopark için herhangi bir ücret ödemiyorsunuz. Biz Perşembe günü gitmeyi tercih ettik. Perşembe günleri müze saat 20.00’a kadar açık ve 17.00’dan sonra girerseniz 24$ değil 10$ ödüyorsunuz. Bilet ücretine sesli elektronik rehber dahil. Ayrıca yaklaşık 45 dk. süren rehberli turlara ücretsiz katılabiliyorsunuz. Bu turda rehber, müzenin en dikkat çeken eserlerinden bir kaçını size detayları ile anlatıyor.  Saat 7 civarı tur bittikten sonra kalan kısımları gezmek için 2 saatimiz daha vardı. Elektronik sesli rehber eşliğinde diğer eserler hakkında bilgi edindik. Hem tur hem elektronik sesli rehberler İngilizce, Türkçe seçeneği sanırım yok. Bu müzede bulunan bütün Salvador Dali eserleri gerçek, hiçbiri kopya ya da sanatsal terim kullanmak gerekirse replika değil.  Müzenin bir kısmı “Dali’nin Rüyaları” olarak ayırılmış. Burada 3 boyutlu gerçeklik gözlükleri ile Dali’nin rüyalarını siz kendiniz görüyormuşsunuz hissiyatını yaşayabiliyorsunuz.

Gezinizi bitirdikten sonra eğer acıktıysanız restoran kısmında yemek yiyebilirsiniz veya hediyelik eşya kısmında aklınıza gelebilecek her türde eşyayı bulabilirsiniz. Kravattan deftere, bardaktan iskambil destesine birçok seçenek mevcut.

 

Bir rehberin anlatmasıyla eserlere bakmak benim için çok etkili oldu. Çünkü hangi detaylara dikkat etmek gerektiğini, o detayların ne anlama geldiğini kolay bir şekilde öğreniyorsunuz ve anlamadığınız kısım var ise soru sorabiliyorsunuz. Dali’nin eserlerinde 10’larca detay var ve her birini yakalamak, anlamlandırmak ve yorumlamak kolay olmasa gerek. Yakından baktığınızda bir imge belirgin iken uzaktan baktığınızda bambaşka bir imgenin varlığını keşfediyorsunuz. Bu kadar zekice düşünülmüş ve çizilmiş eserlerin sadece bir kısmını bile anlayabilmek benim için unutulmaz bir deneyim oldu.

Benimki gibi sanatla iç içe olmayan bir yaşantınız olabilir. Eğer zamanınız ve durumunuz varsa Tampa’da Dali’ye bir şans vermenizi tavsiye ederim, pişman olmayacaksınız.

 

English Version

It was a very delifghtful experience for me to visit Dali Museum in Tampa in 22 March. Learning about Dali, catching tiny details in his masterpieces made me excited. I repetead the sentence “wow what a gifted man” many times during my visit. If you want to learn about dali museum online you may use this link

 

Dali museum figueres entrance fee is normally 24$ but if you visit on Thursday after 5.00 p.m you pay only 10$. You may get your dali museum ticket online which might save time for you because when we came museum there was a small queue which took about 10 min. to end but it might be longer depending on the time you go. Audio guides and tours in the museum are included in your ticket. We joined a tour which started at 5.30 p.m. It was about 45 min and the guide gave details of some of the paintings in the museum. After that tour we walked around and learned about paintings with our audio guides. All the paintings are real in this museum. In a small part of the museum you can experience dreams of Dali with the help of 3D reality glasses. After the tour you may eat in the restaurant and buy gifts for your friends. You may find t-shirts, tie, playing cards etc.

There are a lot of details in these paintings and without a guide it might be very hard to catch them. You may not have a deep interest in art like me but I assure you will like this museum if you have time to visit.

 

 

Amerikada araba almak kaç para ?

amerikada araba almak

 Ekşiye bakmadan geçmeyelim değil mi ! 5 sayfa olmuş 🙂

Amerikada araba en temel ihtiyaçlar listesinde olabilir. Tampa’ya geldikten 2 gün sonra ev arama sürecimiz başladı ve anladık ki burada toplu taşıma neredeyse yok. Otobüs var sadece metro tramvay vb. seçenekler maalesef yok. Mesafeler uzun olunca otobüsü kullanmak daha da zorlu bir hal alıyor. Diğer bir yandan da zaten iyi çalışan bir sistem değil. Sefer sıklıkları olsun, geçtiği noktalar olsun seyahat sürenizi uzatıyor. Sanırım mecbur kalmadıkça kullanılmayan bir seçenek. Anladığım kadarıyla New York gibi kalabalık şehirler dışında durum böyle.

Eğer orta sınıfın üstüne tekabül eden bir ekonomik sınıftan gelmiyorsanız, Türkiye’de araba sahibi olmak için kazancınızın önemli bir kısmını arabaya ve masraflarına ayırmanız lazım. Neden? Bir sürü nedeni var aslında ama başlıca nedeni vergiler. Burada ise durum tam tersi. Amerikada araba sahibi olmak  Türkiye’de ortalama fiyatlara sahip bir “scooter” tipi motorsiklet almaya denk geliyor. Net bir örnekle açıklamak gerekirse;

2010 model toyota corolla aracın 100.000 km’ ye kadar olan satılık ilanlarına o meşhur web sitesinden baktığımızda  55.000-60.000 TL civarı fiyatlara satıldığını görüyoruz. (2018 Ocak-Şubat)

Amerika’da iyi durumda olan benzer bir aracın 100.000 mil yapmış hali ise ortalama 7000$.

Normalde karşılaştırma yaparken para birimi değiştirilmez ve dolar-tl tl-dolar arası değişiklik yapılmaz ama yapılsa bile arada en az 30.000 TL lik bir fark olduğunu görebiliyorsunuz.

Eğer amacınız sadece A noktasından B noktasına problem yaşamadan gidebilmek ise 1000-2000 $ aralığında bir ödeme ile araba sahibi olabiliyorsunuz.

Araba almak için bazı nedenleri sıralamak gerekirse;

Şehrin büyük kısmında yürüme mesafesinde gidebileceğiniz bir market yok. Büyük marketler var ve insanlar arabalarının bagajlarını doldurup evlerine gidiyorlar. Market alışverişi daha detaylı başka bir yazıda gelecek.

Gezmeyi seviyoruz ve hazır Amerika’da bu kadar süre geçirebilecek fırsatımız varken neden gezmeyelim diye düşündük.

Yukarıdaki nedenler bir araya gelince araba almaktan başka şansımız kalmadı:)

ABD’de 6 ay veya daha az kalacaksanız Türkiyede kullandığınız ehliyetinizi burada kullanabiliyorsunuz ve araç sahibi olabiliyorsunuz. Araba almak için değerlendirebileceğiniz genel olarak  2 ihtimaliniz var;

1- Craigslist

Buraların sahibinden.com’u olan craigslist websitesinde  yüzlerce araba ilanı bakarken devrelerinizi yakmak üzere sizi bekliyor:). “Clean title” ne demek. “As is….” ne demek “obo” ne anlama gelir diye sıksık Google’a danışacağınız bir alan.

Avantajları :

Şanslıysanız işinizi görecek sağlam bir arabayı çok uygun bir fiyata alma ihtimaliniz var. Çünkü satan kişi eğer bu işi ticaret olarak yapmıyorsa mümkün mertebe bu işi bitirmek için sizin kadar acele edecektir. Biraz da arabadan anlıyorsanız burası sizin için uygun bir alan olabilir.

Dezavantajı: Herhangi bir kurumdan alış veriş yapmadığınız için, aldığınız arabada çıkacak bütün sıkıntılar sonrasında sizin sorumluluğunuzda olacak. Her yerde olduğu gibi burada da kandırılma ihtimaliniz var. Özellikle eski ve uygun fiyatlı arabaları alırken dikkatli olmakta fayda var. Arabalar genelde ucuz olduğu için bakımını pek önemsemiyor insanlar.

2- Araba galeri

Büyük küçük profesyonel yarı profesyonel pek çok seçenek mevcut. Araba yukarıda bahsettiğim gibi temel ihtiyaç olduğu için alan satanlar da tahmin edebileceğiniz gibi çok.

Avantajları : Ne olursa olsun bir daha ulaşma ihtimalinizin çok düşük olduğu bir kişiden almaktansa bir işletmeden almak sonrası için biraz daha güvenli diye düşünüyorum. Kendi ustaları oluyor çoğunlukla, bir problem yaşadığınızda yardımcı olurlar ve belge işlerini sizin için takip ederler daha az yorulursunuz. Bir şekilde referansı olan bir galeri ise seçeneklerinizde dükkandakiler kadar olduğu için seçmeniz daha kolay olacaktır. Zira internetten bakarken kriter belirlemek zor oluyor.

Dezavantajları: Burada yaşayan bir arkadaşımın bahsettiği en kritik dezavantaj, galericilerin de arabalar hakkında pek fikir sahibi olmamalarından kaynaklı sürprizler çıkabilme ihtimali. Galericiler açık arttırmalardan arabalar alıyor ve onları son kullanıcılara satıyorlar. Öncesiyle ilgili bilgileri yoksa sürpriz problemleri öngörmeleri mümkün olmayabiliyor. Bu işin ticaretini yaptıkları için kar etmeleri gerekiyor, dolayısıyla galeriden almak biraz daha maliyetli olabilir. Üzerine bir de işlem ücreti ekleyenler olabiliyor. Galeriden alışveriş yapılacaksa “out the door” yani bütün ödemeler yapılınca ödenen rakamı sormakta fayda var.

Görüştüğümüz galericilerde bütçemize uygun araç yoktu olanlar ise bizim hoşumuza gitmemişti biz de 1. seçenek üzerinden devam etmeye karar verdik. Kriterleri belirlerken de giderken rahat satabileceğimiz, sağlamlık konusunda kendini ispat etmiş, mümkün mertebe az yaşı ve kilometresi olan araçları seçmeye özen gösterik. Bu filtrelerden geçirince Elimizde 1. seçenek toyota 2. seçenek lexus 3. seçenek honda ve nissan kaldı. Toyota’nın popülerliği ve sağlamlığı tartışma götürmüyor fakat diğer markalar hakkında görüş ayrılıkları olabilir. Lexus biraz pahalı kalıyor diğerlerine göre ama pahalı olmasının hakkını kalitesiyle telafi ettiğini söylüyorlar.

Sanırım ortalama 1 hafta boyunca ilanlara baktım. Toyota Camry ya da Corolla seçeneklerini taradım genel olarak. Bizim bütçemize uygun araçlar (2000$) genelde 2000 model olanlar idi.

Arama yaparken:

Clean Title: aracın büyük kaza kaydı olmadığını ve baştan toplanmadığını gösteriyor. Eğer Rebuilt ise büyük bir kaza sonrası araç toplanmış demek.

As is…. : olduğu gibi satıyorum araç konusunda pek bilgim yok olsa bi yaptırmadım demek. Bu araçta da sizi neler bekliyor bilemezsiniz.

Head gasket: Motor kapak contası ile ilgili bir işlemdem bahsediliyor ise ilanda şüpheci davranmakta fayda var. Kapak contası ile ilgili yapılacak işlemler maliyeti yüksek olduğu için geçici bir işlem yapılmış olabilir. Sıkıntı yaşayabilirsiniz.

En temelde dikkat etmeniz gereken detay motorun sağlam olması, diğer detaylar düşük maliyetlerle tamir edilebilir.

Yeni motor takıldı detayı heyecanlandırabilir sizi, gıcır gıcır bir motor değil muhtemelen, kaza yapmış bir araçtan alınan motordur, kontrol etmekte fayda var.

Satın almadan önce neler yapılmalı, test sürüşü nasıl yapılmalı vb detayları içeren sürüyle video var youtube da. Onları izleyerek fikir edinebilirsiniz. Hatta aracı kayıt ettirmek için gideceğiniz vergi ofisinin web sitesinde bile kullanılmış araba alırken dikkat edilecekler şeklinde liste hazırlanmış. Linkten ulaşabilirsiniz.

Sigorta işleri

Türkiyedeki gibi burada da zorunlu trafik sigortası ve kasko gibi seçenekler var. Yasa gereği 10.000$ limitli bireysel koruma ve 10.000$ limitli mülkiyet zarar sorumluluğu içeren bir sigortanız olması gerekiyor. PIP ve PDL olarak kısaltılıyorlar. Pazara hakim şirketler Geico ve Progressive. Bir çok seçenek mevcut ve internette bir kaç şirketten teklif almanıza yardımcı olacak web siteleri var, fakat bunlar gerçekçi rakamlar vermiyorlar. Gerçek bir teklif almak istiyorsanız. O şirketi müşteri hattını arayarak almayı düşündüğünüz aracında VIN bilgisini ve sizin bilgilerini paylşarak bir hesaplama yaptırabilirsiniz.

Bizim durumumuzda avantaj olanlar: 30 yaş üstü ve evli olmam daha güvenilir olduğumu işaret ediyor.

Dezavantaj olan durumlar: Tek araç olması (2 araç olursa %20 daha az ödüyorsunuz), oturduğum evde 1 seneden az ikamet ediyor oluşum ve burada sürücü olarak geçmişimin olmaması.

Eyalete göre de değişkenlik gösteriyor sigorta ödeme oranları. Kaliforniya’da yaşayan bir arkadaşım buradaki rakamları duyunca şaşırdı. Florida sigorta oranları en yüksek eyaletlerden birisi.

Ben satın aldığımız 2000 model toyota camry araca 6 ay için 900$ civarı teklifler aldım. Bu rakam peşin ödemede geçerli. Taksitli ödemelerde rakam 1000$ üstüne çıkıyor. En az 6 aylık sigorta yaptırabiliyorsunuz. Eğer kullanmazsanız sonradan arayıp geri ödeme alabiliyorsunuz ya da şirketinizden memnun değilseniz başka şirkete geçiş yapabiliyorsunuz. Bizden konaklama detayımıza dair kira sözleşmesi benzeri belge istediler. Kanıtlayamacağınız bilgiler sunmayın bence:)

Aracın resmi kayıt işlemi

DMV denilen ofislerde kaydını yapıyorsunuz. 400$ civarı ödeme yaparsınız yeni plaka vergi ve kayıt için. Nakit parayla gidin ya da Amerikadan alınmış bir hesap/kredi kartıyla. Türkiyeden götürdüğünüz kart için komisyon alıyorlar. İşlem 15 dk sürmüyor bile. Anında plakanızı veriyorlar. Bu işlemi yapabilmek için sigortayı yaptırmış olmanız gerekiyor. İkamet ettiğinizi de belgelemeniz gerekiyor tabii ki. Sıra beklememek adına Türkiyeden alışık olduğumuz devlet dairesi pratikleri uygulanabilir. Kayıt işlemi için satın aldığınız araç ile plakasız gideceksiniz muhtemelen. Sigorta yaptırdığınızı gösteren belgeniz varsa polis memuru problem yapmaması gerekir diye düşünüyorum ama yine de dikkatli olmakta fayda var.

Satın alırken: faydalı web siteleri

Carfax : Arabanın geçmişi hakkında detaylı bilgi veren sistem. Kaç sahibi olmuş ne zaman bakım yapılmış, kaza geçirmiş mi vb bir çok bilgiyi içeriyor. Tek rapor 40$ 3 rapor 60$. Ben 3 tane almıştım, 2 si duruyor hala, ihtiyaç sahibi olursa yardımcı olurum. Aceleniz yoksa craigslist’te buradan alınan raporları uygun fiyata satan ilanlar bulabilirsiniz. 8$ ‘a rapor carfaz raporu satanlar var. Sanırım yıllık sınırsız paketleri var, bir yandan da böyle para kazanıyorlar. 40$ ile karşılaştırınca denemekte fayda var diye düşünüyorum. (Ben satın almadan önce görseydim değerlendirirdim).

Kelly Blue Book : satın almayı düşündüğünüz aracın ederini hesaplayan web sitesi. Özellikleri girdiğinizde o aracın ortalama piyasa fiyatı hakkında size bilgi veriyor. Muhtemelen piyasaya hakim değilsiniz ki şimdi bu yazıyı okuyorsunuz, mutlaka lazım olacaktır.

AAA otomobil klübü: Bir nevi üyelik üzerinden size belirli indirim ve hizmetler sunan bir klüp. Yıllık 66$ karşılığında size yol destek hizmeti sunuyor. Ev arkaşımız da araba almıştı ve aracı arıza yaptı yolda, en yakın tamir servisine çektirmiş aracını ve çekiciye 60$ ödemiş. Tek seferlik hizmete vereceğiniz rakamı yıl boyunca kullanmak üzere önden vermek biraz daha güvende hissetmeye yardımcı olur. Aracı çekme, akü şarj etme, benzin bittiyse takviye etme gibi hizmetleri var.

Yedek parça-tamirat

Yedek parça, bakım ürünleri vb ihtiyaçlarınız için şehirde birçok yedek parça satan mağaza görebilirsiniz fakat Amazon ve walmart seçeneklerine bakmadan geçmeyin derim. Walmart bir çok üründe ikna edici rakamlar sunuyor ve araba konusunda da hiç fena değiller. Akü değişimi, tekerlek değişimi vb. bir çok hizmeti sunuyorlar. En azından memnun olmadığınızda sıkıntı yaşamadan değişim yapabileceğiniz bir mağazadan alışveriş yapmak güven verici bence.

Sonuç: Güvenebileceğiniz bir galericiye ulaşma ihtimaliniz varsa galericiden almak, sonrasında yaşayacağınız sıkıntıları asgari düzeye indirecektir. Deneme sürüşü yapmadan araç almayın ve en azından bir ustaya aracı kontrol ettirin. Ortalama 80-100 $ civarı rakamlara motorun kontrolünü yaptırabilirsiniz. Sürerken hiç bir kusuru olmayabilir aracın ama önemli olan içinde neler yaşanıyor.

Gitmeden önce vizeniz olması gerekiyor tabii ki vize alma süreçleri ile ilgili diğer yazılarıma göz atabilirsiniz:

Abd vizesi alma sürecimiz

 Vize görüşmesi detayları

Başvuru sonrası pasaportu teslim alma

 

 

 

 

 

 

Amerika’da Ehliyet Almak / Getting Driver’s License in USA

drivers-license

Eğer Türkiye’de aldığınız bir ehliyetiniz var ise Florida eyaletinde ve sanırım diğer eyaletlerde bu ehliyeti çok kolay bir şekilde Amerika ehliyetine çevirebiliyorsunuz. Eğer 6 aydan fazla kalmayacaksanız ehliyet almak zorunda değilsiniz.

Eğer almanız gerekirse çok kısa anlatayım. Detaylara geçmeden önce belirteyim toplam 3 saati geçmedi sanırım ehliyeti almak

Öncelikle hazırlamanız gereken belgeler şu linkte detaylı olarak verilmiş, göçmen olmayan vize türüne sahip olduğunuzu düşünüyorum, göçmenler için prosedür farklı işliyor.

Benim götürdüğüm belgeler ise şöyle;

Türkiye Sürücü Belgesi

Kimliğimi kanıtlamak için;

Pasaport

I-94 formu (ABD’ye giriş yaptığıma dair)

2 adet ikameti kanıtlayan belge

J-1 Belgesi (J1 vizesi ile geldiğim için belgesinin beyanı)-belgenin aslı olması lazım

Kaldığım yerde konakladığımı gösteren kira sözleşmesi benzeri belge (aslında sözleşmede benim adım yazmıyordu fakat eşim kendisiyle o adreste yaşadığımı 1 sayfalık bir belge ile beyan ettiği için problem olmadı.

Gitmeden önce

Direksiyon sınavından önce bu sınava girmeniz gerekiyor. Sınavlar “Tax Collector Office” adıyla bilinen yerlerde yapılıyor. Bulunduğunuz şehrin bir çok yerinde bu ofislerin olduğunu göreceksiniz. Bu linkten Tampa şehrinin Hillsborough bölgesinde 8 tane olduğunu görebilirsiniz. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken nokta ise, bu ofislerden bazılarında direksiyon sınavı yapılmıyor. İkisinin de yapıldığı noktaya gitmeniz size zaman kazandırır. İnternetten randevu almak kalabalık olduğu zamanlarda daha az beklemenize yardımcı olabilir. Ben gittiğimde çok kalabalık değildi zaten problem olmadı.

Bilgi sınavı (written test)

İnternetten bu sınav için hazırlanmış videoları izledim ve soruları çözdüm. En çok bu linkteki web sitesinden yararlandım. Göz gezdirmekte fayda var çünkü bir çok terime alışık olmayabilirsiniz ve buranın hız limitlerini bilmeyebilirsiniz.

Sınava girmeden önce kayıt işleminizi yapıyorlar ve fotoğrafınızı çekiyorlar. Sınav ücreti olarak 6 $ civarı alıyorlar. Geçemezseniz ikinci sınav 10 $ istediğiniz kadar girebiliyorsunuz.

Sınavda 50 sorudan 40 tanesini 60 dk içerinde doğru cevaplamanızı bekliyorlar. Sorular 3 şıklı. Yanlış cevaplar doğru soruları etkilemiyor (Ollley, öss mağduru :)) Verdiğiniz cevapların doğru/yanlış olduğunu anında görüyorsunuz, bu size avantaj da dezavantaj da yaratabilir. Mesela ben ilk 20 soruda 3 yanlış yaptım biraz panikledim ama problem olmadı.

İnternetten çalıştığım sorular sınavdaki sorulardan çok daha zor. Bazı soruları sadece mantığınızı kullanarak bile cevaplayabilirsiniz.

Türklerin yoğun olduğu bölgelerde (mesela California) sınavı Türkçe yapabiliyormuşsunuz sanırım ama Tampa şehrinde böyle bir seçenek yok.

Direksiyon Sınavı

Yazılı sınavı başarıyla bitirdikten sonra direksiyon sınavına geçiyoruz. Bu sınav için aracınızı kendiniz temin etmeniz gerekiyor. Size ait olmak zorunda değil bir arkadaşınızın da olabilir. Ben kiralık araç kullandım. Sadece o aracın sigortasının olup olmadığına, lambalarının kornasının ve frenlerinin çalışıp çalışmadığına bakıyorlar. Yani trafikte problemsiz seyir eden bir araç olması lazım hem fiziksel hem yasal olarak.

Neler oluyor direksiyon sınavında?

Sınavınızı yapacak kişi aracı kontrol ettikten sonra direksiyon koltuğuna geçiyorsunuz ve beraber ofisin hemen arkasında olan sınav alanına ilerliyorsunuz. Burada tabelalar, trafik lambaları ve kavşaklar var. Dur tabelası olan yerde ne yapılır? 3 nokta dönüşü nasıl yapılır? Dar bir alana nasıl park edilir? gibi soruların cevaplarını uygulamalı olarak vermeniz gerekiyor. Bizim gittiğimiz yerde yokuş olmadığı için yokuşta nasıl park edilir? sorusunu bilgi sorusu olarak sordu. Bu bilgiyi yukarıda linkini verdiğim alıştırma web sitesinden öğrenmiştim.

Mutlu Son

Direksiyonu da geçtiniz. 48$ ehliyet ücretinizi ödeyip yaklaşık 10 dk. süren bir evrak hazırlığından sonra geçici ehliyetiniz elinizde. A4 e yazılmış bir sayfa olan bu belgeyi asıl ehliyetiniz gelene kadar kullanıyorsunuz. Asıl ehliyetinizi göndermeleri 60 günü bulabiliyormuş.

Benim durumum için Florida ehliyeti şart değil aslında çünkü 6 aydan fazla kalmayacağım fakat, neden benim de Florida ehliyetim olmasın diye düşündüm. Bir de burada ehliyet sahibi olmak arabanız için sigorta yaptırırken daha düşük rakamlar ödeme ihtimalinizi arttırıyor.

Amerika’da ehliyet sınavını geçersem kaç gün sonra ehliyetimi alabilirim ?

14 Şubat 2018 de yukarıda detaylarından bahsettiğim sınavı geçip, geçiçi ehliyetimi pasaportumun arasına sıkıştırmıştım. Kağıt ile gezmek pek motive edici değil. Zaten pasaport bildiğimiz kartlardan daha büyük bir şey yanına 2-3 tane de banka kartı ekleyince pek kolay olmuyor taşıması. Ehliyeti almak için son 2 hafta biraz sabırsızlandım sanırım çünkü ehliyet geldiğinde pasaporttan ve o A4 kağıdından kurtulacaktım. Ben posta kutusundan 5 Nisan’da aldım. En erken 2 Nisan Pazartesi günü gelmiş olabilir. Neredeyse söz verdikleri gibi tam 2 ay olmasına ramak kalmış.

Sonuç olarak ehliyetin sınava girdikten sonra 7. haftada bana ulaştığını söyleyebilirim.

 

Getting Driver’s License in USA

Do you really need to get driver’s license in US?

It depends on which state you are going to. In Florida, you may use your own country’s license up to 6 months.

If you want to get US driver’s license what should you do ?

You will get your license from DMV Department of Motor Vehicles. When you google it you can easily find the closest one.

If you have a driver’s license in your country and it is accepted by US, it is very easy for you to get a US driver’s license.

The documents that you need to prepare are given in this link. You need to have residency to get your license.

Which documents did I take with me ?

Passport, I-94 form, 2 residency document, J-1 document. Depending on your visa type you will take different ones most probably.

Before going to DMV

You need an online appointment for written test. If you can pass written test you may take the driving step in which you drive car for 10 min with an officer of DMV

Writtten Test

There are many sample questions on the internet. If you are not familiar with the rules in US it might be a good idea to solve some questions. Before the test, your photo is taken and there is a registration process which takes about 15 min. For the written test you pay 6$. If you cant pass, you may take it again but second test is 10$

In the test, there are 50 questions. You are expected to answer 40 of them correctly in 60 min. All of them are test questions with 3 options. You can instantly see if your answer is right or wrong.

Driving Test

If you pass written test, you may get driving test in the same day right after the written one. You need to bring a vehicle with you which has registration, insurance and it should be working properly. It doesnt have to be your own car. You may borrow your friend’s or rent one. You may check details of driving test but before the test they give you a piece of paper about details of the exam. You are asked some questions, knowledge of the signs is checked. Turning, parking etc.

 

When you pass…

You passed driving test too. Paying 48$ for your license, you get your temporary license which is an A4 paper. They will send real one in 60 days. I got the real license in 7 weeks.

How much does it cost to obtain a driver’s license in the USA?

In total it costs you 54$ if you can pass both of the exams in the first try.

 

 

 

 

Türkiye-Abd para transferi nasıl masrafsız yapılır?

bankofamerica

NEDEN CEPTETEB?

Pek fazla para transfer alternatifini değerlendirdim ve araştırdım. Moneygram, WesternUnion gibi alternatiflerden sonra masrafsız bir alternatif olan CEPTETEB in de iyi bi seçenek olabileceği bilgisine ulaştım. Birçok ülkede TEB in anlaşmalı bankaları var ve bizim gideceğimiz bölgede de çok fazla sayıda anlaşmalı olduğu banka mevcut, Bank of America. buradaki listeden bankaları kontrol edebilirsiniz. Yapmanız gereken gideceğiniz bölgeyi haritada açıp bankanın ismini yazıp sonuna “atm” kelimesini eklemek. Bu arama ile o bölgedeki atm lerin  ihtiyaçlarınızı karşılayıp karşılamayacağını öğrenebilirsiniz.

6 aylığına ABD’de kalacağımız için ne bütün banka işlemlerimizi yurt dışına taşıyabiliyoruz ne de hepsini Türkiye sistemi içerisinde olduğu gibi devam ettirebiliyoruz. En kolay çözümün Türkiyedeki hesaplarımızı yurt dışından kontrol etmek olduğuna karar verdik fakat bunun için her banka farklı özelliklerde ve masraflarla hizmet veriyor dolayısıyla  mevcut durumda çalıştığımız bankalardan farklı bir banka ile çalışma ihtiyacımız ortaya çıktı. Kuzenim de ABD sınırlarında olduğu için ona bir kaç soru sorayım derken kendisinden CEPTETEB in iyi bir seçenek olabileceğini öğrendim ve detaylarını araştırmaya başladım.

CEPTETEB, TEB markasının  bir hizmeti, verdikleri hizmetten ücret almıyorlar ve sanırım Enpara’nın verdiği ücretsiz bankacılık hizmeti pastasından pay almaya çalışıyorlar. Daha iyi başardıkları bir nokta ise yurt dışında hizmet vermek. Peki nasıl ?

İnternet sitelerinden başvuru yaptım ve yaklaşık 10 gün sonra müşteri temsilcisi iş yeri adresime gelerek kartı teslim etti.  Kart gelmeden önce müşteri hizmetleri ile yaptığım görüşmede, yurt dışına gitmeden kartım gelmez ise herhangi bir şubelerine uğrayabileceğimi ve isimsiz kart çıkartabileceğimi söylediler. Eğer son dakika ihtiyacınız olursa bu alternatifi değerlendirebilirsiniz. Neyse ki yurt dışına çıkmadan kartımı teslim aldım. Kartı teslim eden müşteri temsilcisi ” isminize hazırlanmış bir kart alırsanız yurt dışında kartınızı kaybetmeniz durumundan sıkıntı yaşamazsınız” uyarısını paylaştı  ve yeni bir kart talep ettim. Talep ettiğim kart ise sanırım 1 hafta içerisinde geldi.

Ne kadar masraf öderim TEB i yurt dışında kullanırsam ?

0 TL ödersiniz eğer anlaşmalı bankaların atmlerini kullanırsanız. Benim amacım mevcut dolarlarımı yurt dışında bir atm kullanarak mümkün  mertebe en az masraf ile çekebilmek idi. Elimdeki dolarları TEB in vadesiz “CEPTETEB dolar” hesabına aktardım. Ve mobil bankacılık uygulamasından dolar hesabının ayarlarına girip “yurt dışında kullanıma açık” seçeneğini seçtim. Yurt dışındaki atmler bizimkilerden daha düşük teknolojiye sahip, kartınızı taktığınızda 4 haneli bir şifreniz olması 1. önemli adım. 2. adım ise ana hesabınız. Dolar hesabınızın ayarlarına girdiğinizde yurt dışında kullanmak üzere bu hesabı seçebiliyorsunuz. Ben yukarıda bahsettiğim adımları tamamladığım için orada atm ye kartı taktığımda işlem yapacağım hesap dolar hesabım olacak. 2. bir seçenek olarak TL hesabınızı kullanabilirsiniz ana hesap olarak. Bu durumda banka çekmek istediğiniz kadar dolar karşılığını TL hesabınızdan çekecek. Eğer Türkiye mesai saatlerinde yaparsanız bu işlemi daha az kaybınız olur ama onu ABD’den takip etmek biraz zor olabilir. Tekrar hatırlatmakta fayda var tüm bu işlemlerinizi anlaşmalı banka atm lerinden tamamlamanız gerekiyor.

Yukarıda verdiğim linkte 64 farklı ülkede kullanılabildiğini gösteriyor.

Peki Avrupa’ya gidersem hangi alternatiflerim olabilir?

Bir arkadaşım da neredeyse aynı tarihlerde Polonya’ya gidiyor. O da hangi bankayı kullanması gerektiğini bu websitesinden öğrendi. Yapı Kredi o bölgede hayatı oldukça kolaylaştırıyor, ilgili linkten detaylara ulaşabilirsiniz.

Kabin Boy Valiz Nereden Alınır ?

Benim için satın alması zor olan başka bir ürün grubu: Valiz/Bavul

Elektronik bir eşya almak istediğinizde bir çok kullanıcı yorumu karşılaştırma videosu bulabiliyorsunu fakat valiz almak isterseniz nereden referans alabileceğinizi kestiremiyorsunuz.  İnternette yaptığım ufak çaplı araştırmalarda genel olarak beni herhangi bir markaya/ürüne yönlendirebilecek bir veriye ulaşamadım. Her şeyi satan internete mağazalarındaki kullanıcı yorumlarına ve bir kaç gezginin valiz yapma tavsiyelerine ulaşabildim o kadar. Bir kaç avm gezdim. Avm’lerde seçenekler şöyle:

1- Boyner vb çoklu ürün grubu içeren mağazalardaki valiz köşesi: Temel olarak Pierre Cardin ve American Tourister markalarını görüyorsunuz. Malzeme kalitesi olarak Pierre Cardin tatmin ediyor ama ürünlerin fiyatları biraz yüksek kaliyor (kabin boy valiz ortalama 300 TL)

2- Sadece çanta satan ve ürünlerine güvenen markalar:

  • Samsonite; kabin boy valizler ortalama 500 TL den başlıyor.
  • Tergan; Yılbaşı kampanyasıyla kabin boy valiz 600 küsür TL den 486 TL ye düşmüş. Terganın malzeme kalitesi Samsonite’a rakip olur hatta eline su bile döker bence.

3- Çantayı başka bir yerlere yaptırıp üstüne markasını basan markalar: bu kategoriye hiç girmiyorum zaten bu tip valizler 50 metreden öteden kendisini belli ediyorlar.(90 TL den başlıyor kabin boy valizler)

4- Büyük marketlerin valiz reyonları: Migros ve Carrefour’un valiz reyonları uygun fiyatlı valiz almak istiyorsanız seçenekleriniz arasında olabilir, malzeme kalitesi piyasada görebileceğiniz en uygun fiyatlı ürünlerin belki bir seviye üstü olabilir gördüğüm kadarıyla fakat deneyime dayalı bir yorum yapamayacağım. (Kabin boy valizler 100-150 TL civarı)

Yukarıdaki seçenekler dışında bulunduğunuz şehirdeki en işlek bölgede bir kaç dükkan gezerseniz ya da internette her şeyi satan web sitelerine bakarsanız  karşınıza muhtemelen TUTQN, BBS ve My Valice markaları çıkacaktır kabin boy valiz fiyatları ortalama 80 TL den başlıyor. Ben TUTQN ve BBS markalarını yakında gördüm belki verilen paraya göre tatmin edicidir fakat benim için yeterli seviyede değildi kalitesi.

Peki nereden almak daha iyi bir seçenek ?

İnternette farklı anahtar kelimeleri kullanarak yaptığım aramalarda Ankara Ulus’ta Çantacılar Sokak olduğunu keşfettim. 12 yıldır Ankara’da yaşayan birisi olarak bu sokağı yeni öğrenmek benim için şaşırtıcı oldu. 1980 öncesi doğmuş ve hayatını Ankara’da geçirmiş olanların çocukluk/gençlik dönemlerinde alışveriş yapabileceği tek mekan olan Ulus çarşısı ve civarı  her ne kadar o zamanlar alternatifsiz olsa da artık çoğu insan ya bilmiyor ya da gitmeyi tercih etmiyor.

 

ulusmetroçantacısokakÇantacılar sokak haritadan ve fotoğraflardan göründüğü üzere çok uzun bir sokak değil. Sokak başından sonuna kadar çanta&valiz dükkanlarıyla dolu. Bazıları sadece satış yaparken bazıları tamirat hizmeti de veriyor.

Sanırım 10 tane dükkana girdim bi sürü valiz markası ve modeli gördüm. Esnafla konuşurken öğrendiğim kadarıyla bu sokaktaki dükkanlar aslında çoğunlukla toptancı ve eskiden perakende satış yapmıyorlarmış fakat şartlar ağırlaşınca perakende satıştan kaçamamışlar.

Ben kabin boy valizlere baktım benim gözüme çarpan 2 marka oldu NK ve MCS.

 

NK İzmir’de üretilen bir marka, çok fazla modeli var fiyat kalite performansı tatmin edici düzeyde. İki adet kabin boy için nakit alımda 300 TL fiyat almıştım Sarrach dükkanının sağ alt çaprazında karşıda kalan dükkanda.

 

MCS İstanbul markası. NK’den daha popüler bir marka sanırım, bir kaç kişiden daha duymuştum ve görsel hafızamda da yer etmiş sanırım. İki adet MCS kabin boy valizi 350 TL ye aldım.

Neden MCS yi tercih ettim?

Tekerlekleri plastik değil metal ve daha kullanışlı geldi. Üst kısmında bulunan kaldırma sapı kendi kumaşında üretilmiş NK ninki ise plastik sap olarak üretilmiş. Asıl ikna edici kısım benim için tekerlekler idi. ama aradaki 50 TL lik fark düşünülürse NK de tercih edilebilir.

 

 

 

 

 

 

Girdiğim bütün dükkanlardaki esnaflar ilgiyle karşıladı ve neredeyse hepsi güven verdi ama ben bu dükkanı tamamen hissiyatıma bağlı olarak tercih ettim.

Size tavsiyem gidin sokaktaki bütün dükkanları gezin ve hoşunuza giden yerden istediğiniz markayı satın alın. Bu sokakta satılan çantaları internette de bulabilirsiniz fakat web sitelerindeki fotoğraflar yanıltıcı olabiliyor ve sonrasında kargo işlemleri ile uğraşıyorsunuz. Bu sokaktaki bütün esnaflar arıza durumunda ücretsiz tamir edeceklerini söylediler bu da bir avantaj olabilir web siteleri ile karşılaştırdığımızda. Nakit alışveriş yapmanız pazarlık yapmanıza yardımcı olabilir.

Pazar günleri de bir çok mağaza açık sanırım ve araç ile sokağa girebiliyorsunuz. Diğer günlerde araç ile giriş yasak, belki gideceğiniz gün tercihinizi etkiler.

Eğer bu yazıyı Ankara dışından bir yerde okuyorsanız aldığım çantaların ürün kodları “V085 Düz Kumaş Lüx Set” kırmızı olan sanırım diğeri de V07…. gibi br kod idi. N11 gittigidiyor vb sitelerde aynı ürünler var. Bu kodları takip ederseniz aynı ürünleri internetten de alabilirsiniz.

çantatamir

Evdekileri tamir ettirmek istersek ?

Çantacılar sokakta da bir çok tamirci var fakat ben kızılayda bir tamiciye 2 adet orta boy valizimi tamir ettirdim. Çekçek mekanizması değişti ikisinin de. Malzeme kalitesinden ve işçiliğinden memnun kaldım.

Valizinizi götürmeden önce fotoğrafını çekip whatsapp üzerinden fotoğraf göndererek fiyat alabiliyorsunuz. Bir adet valizin çekçek mekanizmasının değişimi için 40 TL ödedim.

ABD J1 vizesi: Pasaport teslimat süresi

abd j1 vizesi

Vize için başvuru yapmak ile ilgili detaylara diğer yazıdan ulaşabilirsiniz. Bu kısımda “görüşmeden sonra neler oluyor”un detayları var.

Pasaport teslimatı  Kaç günde gelir?

8 Ocak Pazartesi sabahı vize görüşmesinin ardında cep telefonuma PTT’den 9 Ocak saat salı günü 17.03’te “Adınıza …. barkod nolu gönderi kabul edilmiştir” mesajı geldi. Bu mesaj pasaportun Elçilikten PTT ye teslim edildiğini gösteriyor. Ankara içinde de bir dağıtım ağı olduğu için sizin seçtiğiniz PTT şubesine vardı demek değil aslında.

12 Ocak Cuma sabahı teslim aldım pasaportumu ama bu günün akşamında “Pasaportunuz belirttiğiniz şubeye bırakılmıştır” mesajı geldi.

Size gönderilen barkod koduyla PTT nin online takip sisteminden pasaportunuzun durumunu öğrenebilirsiniz. Yukarıda bahsettiğim gibi şubeye ulaşmıştır mesajı gecikmeli gelebiliyor. Bu mesajı beklemeden şubeye telefon ederek gönderinin durumu öğrenilebilir.

Sonuç olarak biz görüşmeyi yaptığımız gün de dahil olmak üzere 5 iş günü içerisinde teslim alabildik.

Randevu işlemlerini yaptığınız web sitesinde bir de hızlı teslimat ve kurye hizmeti satın almak ister misiniz? sorusunu görüyorsunuz her girdiğinizde. Her pasaport için 36 TL ücreti var. Biz bu hizmeti kullanmadık fakat sanırım ertesi gün bize gelen mesaj ile anladık ki PTT’ye, vize görüşmesinin ertesi günü teslim edildi. Kurye hizmeti almış olsaydık en geç 10 Ocak Çarşamba günü bize teslim edilmiş olacaktı diye tahmin ediyorum. Yani kurye hizmeti ile teslimat 2 gün sürmüş olacaktı.

ÖNEMLİ: Pasaportu sadece sahibine veriyorlar. Siz kimliğinizi eşinize bile verseniz teslim etmiyorlar vekalet vermediğiniz sürece. Şubeye ulaşan pasaportun 35 gün boyunca şubede beklediğini belirtti telefonda konuştuğum PTT görevlisi. Kargo paketlerinde 3 gün bekleme süresi gibi sınırlamalar olabiliyor, gecikmeli alacaksanız bu konuda paniklemeye gerek yok, pasaportunuz emin ellerde, 35 gün boyunca sizi bekliyor olacak.

10 yıllık alıyor herkes bize de verirler bence 🙂

Vermezler, vermediler. Konuyla ilgili hazır bilgimiz “Amerika 10 yıllık veriyor zaten” idi. O sonu gelmeyen DS-160 formunu doldururken de hep kendimi 10 yıllık vizeyle motive ettim ama işin aslı öyle değilmiş. Birincisi herkese 10 yıllık vize verilmiyor, evet belki çoğu turist vizesi 10 yıllık olabilir ama 6 aylık da olabiliyor 1 yıllık da.

Eğer J1-J2 vizesi alıyorsanız alacağınız vize süresi sizin belgelerinizde belirttiğiniz süre kadar olacaktır. Yani siz 1 sene boyunca orada olacağınızı beyan ediyorsanız size o kadar süreyle vize veriyorlar. Bize başvuru esnasında belirttiğimiz dönüş tarihine kadar vize verildi.

Amerika için şöyle bir detayı da es geçmemekte fayda var. Size vize görüşmeniz sonrasında 10 yıllık çoklu giriş-çıkış olan vize verebilirler fakat sizin ülkeye girdikten sonra ne kadar kalabileceğinizi belirleyen, uçaktan indikten sonra pasaportunuzu kontrol eden görevli. Sizinle ilgili soru işaretleri varsa ülkeye girişinizi onaylamayabilir ya da verdiğiniz cevaplara göre sizin ülkede ne kadar kalacağınıza karar verebilir. Farklı bloglarda turist vizesiyle en fazla 6 ay kalabileceğiniz yazıyor. Kontrol etmekte fayda var.

Vizenizi aldıktan sonra araba almak ile ilgili de araştırma yapacaksanız  Amerika’da araba almak ile ilgili yazımı da okumak isteyebilirsiniz.

ABD vize görüşmesinde neler oluyor tam olarak ? (J1-J2 için)

11 Ocak 2018 saat 09.00 için olan randevumuzu 8 Ocak tarihine çektik vize görüşmeleri limiti kaldırılınca. 8 Ocak’a çekme işlemini 5 Ocakta yapabildik, sanırım limitin kaldırılmasıyla kısa zamanda randevu alabilmek de mümkün hale geldi.

Okuduğum bloglarda ve bize verilen belgelerde randevu saatinizden 30 dakika önce orada hazır bulunun bilgisi vardı. Biz 8.40 civarı 4 no’lu kapıya vardık.(sanırım 6-7 tane kapı var alan da büyük, bir taksiyle filan gitmeyecekseniz gitmeden önce kapının konumuna bakmakta fayda var, bütün elçiliğin etrafını dolaşmak zorunda kalmayın).

Randevumuz 9 da olduğu için 10-15 dk’da içeri alırlar tam zamanında da görüşmeyi yaparız diye düşünüyorduk ama hiç öyle olmadı. 8.40 gibi daha 8.30 ve 8.45 randevusu olanları aldılar içeri. Bizim içeri girmemiz 9.30 u geçti. Bu her zaman böyle olacak diye bir kaide yok ama ben tekrar gidecek olsam randevu saatinden en fazla 10 dk. önce orada olurum.

Bize verilen belgelerde ve okuduğum bloglarda elektronik eşya cep telefonu vb malzemelerin içeri alınmadığına dair bilgi vardı fakat çanta uyarısı yoktu. Sırt çantası el çantası vb. çanta türlerini içeri almıyorlar ama cüzdanı kabul ediyorlar. Analog saat, alyans, ev-araba anahtarında sıkıntı yok. Mümkünse kemersiz bir pantolon giymek ve takı takmamak işinizi kolaylaştırır diye düşünüyorum. Görüşmeler hafta içi yapıldığı için görüşmeden sonra günlük hayatınıza devam edip eve gitmeyeceksinizdir muhtemelen. Kapının hemen karşısında bir büfe var 5 TL ücretiyle emanetinizi alıyor. Herkes böyle yaptığı için güvenlik problemi olmaz diye tahmin ediyorum. Arabada bırakmaktan daha güvenli bence:)

İçeri girdiğinizde x-ray cihazına elinizde bütün malzemeleri, varsa saatinizi ve montunuzu (kışın giderseniz) bırakıp kendiniz diğer taraftan geçiyorsunuz. Bu kısım öncesinde fotoğrafınızı ve pasaportunuz kontrol ediyorlar ve j1 için kritik olan sevis ücretini yatırıp yatırmadığımızı soruyorlar. Bu koridordan geçip büyük bir salona giriyorsunuz.

Buraya kadar anlattığım kısım yaklaşık 40 dk sürdü ve dışarıda olduğumuz için DONDUK. Her şeyin en iyisini yapar Amerika zamanlama konusunda da süperdir onlar bence diye düşünmeyin benim gibi, hala Türkiye sınırları içerisindeyiz dikkat! Hava şartlarını göz önünde bulundurarak bekleme ihtimaline karşı hazırlıklı olun.

İçeride sol taraftaki masada belgelerinizi kontrol edip düzenliyorlar ve size sıra numarası veriyorlar. Numara alarak 1. adımı tamamlıyorsunuz. 2. adım ise bankoya geçip belgeleriniz görüşme öncesi kontrol ettiriyorsunuz ve hemen yanındaki pencereden parmak izlerinizi veriyorsunuz. Son kısım olan 3. adım ise vize görüşmesi. Görüşme için biraz bekliyorsunuz. Bekleme alanı ilginç çünkü sırtınız dönük bir şekilde sandalyelerde oturuyorsunuz ve sizden önce görüşmesini yapanların sesini duymanız mümkün. Biraz taktik alayım dinleyerek diyebilirsiniz. Turist vizesi için başvuranlara daha çok soru soruyorlar sanırım; Kimin yanına gidiyorsunuz? Yanına gittiğiniz kişi orada ne yapıyor nerede yaşıyor, aylık kazancınız ne kadar nerede çalışıyorsunuz vb bir çok soru.

Okuduğum bloglarda görüşme için Türkçe veya İngilizce tercih ediyorsunuz bilgisi vardı fakat, veznede bizi bekleyen hanfendi kırık ama anlaşılır Türkçesiyle “Günaydın, nasılsınız?” diyerek karşıladı, dolayısıyla bir tercih yapmadan konuşmaya başladık. Genel olarak çalışanlar güleryüzlü ve yardımsever diyebilirim.

İkimiz aynı anda bankoya gittik aynı sıra numarasını verdiler zaten.

J1 vizesine başvuran eşime sorulan sorular:

  1. Nereye gidiyorsunuz?
  2. Orada ne yapacaksınız?
  3. Ne kadar kalacaksınız orada ?
  4. Şu an nerede çalışıyorsunuz ve döndükten sonra ne yapacaksınız ?
  5. Siz oradayken masraflarınızı kim karşılayacak ? Tübitak.
  6. Tübitak’ın karşılayacağına dair belge var mı görebilir miyim?

J2 vizesine başvurduğum için bana sorulanlar:

  1. Nerede çalışıyorsunuz?
  2. Daha önce Amerika’ya gittiniz mi?

Sanırım toplamda 2-3 dk sürdü ve sonunda “tebrikler vizeniz onaylandı” dedi.

Elçilik web sitesinden bakarak hazırladığımız bir sürü destekleyici belge vardı ama hiç birisini istemedi.

Dolayısıyla bu görüşmede kullanmış olduğumuz belgeler şöyle oldu:

  • DS-160 formları (elektronik ortamda) ve formu sistemden teslim ettikten sonra size iletilen üzerinden fotoğrafınızın olduğu onay formu (2. sayfası var bu formun yapılacaklar adlı (instructions) ona gerek yok
  • SEVIS ücretinin yatırıldını gösteren belge (orjinali artık gönderilmiyormuş, aldığınız çıktı ile hem görüşmeye gidiyorsunuz hem de ülkeye girişte kullanıyorsunuz)
  • DS-2019 formu (hem j1 hem j2 için hazırlanmış olarak ve orjinal belge)
  • Tübitak’ın burs ile ilgili mektubu
  • 1’er adet fotoğraf

5 iş günü içerisinde kargoya verileceği yazıyordu panolarda. Tahminim 12 Ocak Cuma gününe kadar teslim alabileceğimiz yönünde.

Teslim alma süreci ve kaç gün vize verildi ? sorularının cevapları için lütfen buraya tıklayın.

 

 

 

En iyi termos bardak hangisi ?

termos inceleme

27 Ocak 2019 tarihinde güncellenmiştir.

  • Uzun toplantılar
  • sonu gelmeyen mesailer,
  • iş yerinde yapılan kahve benzeri içeçeklerin verdiği mutsuzluk,
  • dakikalarca devam eden trafik ve soğumuş kahve
  • her gün kahvecilerden alındığında bütçede yer kaplayan kahve masrafı

Veee artık buna dur demenin zamanı geldi dediniz. Termos bardaklar benim problemimi çözer mi diye düşünmeye başladınız yeni dönem zincir-züccaciyelere baktınız, fahiş fiyatlara satılan ne olduğu belli olmayan termos bardaklara baktınız ama karar veremediniz.

Eğer yukarıda bahsi geçen durumlardan en az birini veya benzerini deneyimlediyseniz birazdan okuyacaklarınızın bu probleminizi çözme konusunda size yardımcı olmasını umuyorum.

Alışveriş yaparken bir çok ürün grubunda olduğu gibi termos bardak konusunda bir müşteri olarak kendimi güvensiz hissettim, çünkü ne avm’lerde bunları satanlar çok bilgi sahibi ne de sattıkları ürünler güven veriyor. Kahve zincirleri de toplu olarak satın aldıkları bardaklara kendi logolarını basıp satıyorlar, dolayısıyla orada da beklentimi karşılayamıyorum.  Ben de stanley, thermos, starbucks markaları ve markasız bir termosu bir araya getirip elimden geldiğince almayı düşünenlere yardımcı olacak şekilde incelemeye çalıştım.

Okumaya zamanı olmayanlar için aşağıdaki tablo faydalı olabilir.

termos inceleme karşılaştırma

 

Stanley One Hand Mug

stanley termos

Marka 1913’ten beri termos üretiyor ve ömür boyu garanti vermesiyle ürününe ne kadar günvendiğini gösteriyor. Ben 1.9 LT olanını da kullanıyorum. Gerçekten malzeme kalitesi ve söz verdiğini gerçekleştirmesi muhteşem. Bu incelediğimiz ürün de söz verildiği gibi 7 saat sıcak tutuyor içeceğinizi.

Ödünç aldığım arkadaşım sabah 8 de demlediği kahvesini öğleden sonra saat 3 te rahatlıkla içebildiğini söylüyor.

Teknik bilgi

Çift duvar yalıtımlı yapısı ile içeceklerinizin 7 saate kadar sıcak ve soğuk kalmasını sağlar. Buzlu içeceklerinizi ise 30 saat kadar muhafaza eder. Tek el ile kullanılabilir. Standart araç bardak tutucuları ile uyumludur. Demonte kapağı sayesinde bulaşık makinesinde yıkamaya uygundur.(bence yıkamayın:))

SONUÇ

Malzeme kalitesi ve ömür boyu garantisi olması ve karizmatik dizaynı ile Stanley tercih edilesi bir seçenek, kullanmamak için olumsuz bir özelliğini yok bana göre

Thermos Stainless King

Bu ürünü tercih etmemin nedeni amazon.com daki kullanıcı yorumları. 7239 oy kullanılmış ve %75 i 5 yıldız vermiş. Termos kelimesinin mucidi olmaları ve 1904’ten beri bu işi yapıyor olmaları “tabii ki Thermos’u alıyorum” cümlesini kurmama yetti.

Artıları

Tek elle tutma konusunda başarılı, hoş bir dizaynı var. Sızdırmazlık konusunda güven veriyor, kapağı hemen altında bulunan kanca, poşet içeçek sevenlerin hayatını kolaylaştırmak için düşünülmüş ince bir detay.

Söz verildiği gibi 7 saat sıcak tutabiliyor. 18 saat soğuk tutabildiği yazılmış, fakat denemedim.

Marka güvenirliği: Biraz araştırırsanız sektörün öncüsü olduğunu ve insanların memnuniyetle kullandıklarını görebilirsiniz.

Eksileri:Rakiplerine göre biraz daha pahalı. Stanley’den 5 dolar. Diğer bir başarılı marka Contigo dan 2-3 dolar.

Dış yüzeyinde hafiften soyunalar başladı sayılır (5 ay civarı oldu), makineye atsam bu süreç daha hızlı olacakmış gibi geldi. Stanley dış kaplama konusunda daha başarılı sanırım, biraz daha fazla güven verdi. Stanley ile karşılaştırdığımda daha hassas bir dış yüzeyi var. Masadan düşmelerde 1-2 ezilmeler meydana geldi.

Starbucks

Görüntü olarak yeterince ikna edici. Çizgilerinin diğer seçeneklere göre daha modern  olduğu ve göze hoş geldiğini kabul etmek lazım. Üzerinde bilinen bir markanın yazması ve tanıdık olması özellikle Starbucks severler için etkili olabilir. İnternette yaptığım araştırmada bu termos bardakların nerede nasıl üretildiğine dair net bir bilgiye ulaşamadım, burada tek referansımız Starbucks markası olmuş oluyor, kendi web sitelerinde de termos bardaklarla ilgili bir bilgiye ulaşamadım.

Kullanıcı değerlendirmesi:

İçimi güzel yani ağzı yakmıyor içerken, hoş tasarlanmış. Rengi ve şekli güzel. Fiyatı pahalı 60 lira, ama içi çelik sağlıklı geliyor, kısa süreli kullanımlar için ihtiyacı karşılıyor.

Eğer kargo araştırma model belirleme gibi detaylarla uğraşmak istemiyorsanız ve zaten 2 saat içerisinde içiyorsanız içeçeğinizi bu ürün sizin için uygun olabilir ya da starbucks’ın diğer ürünlerini de değerlendirebilirsiniz. Genel olarak benzer performansları olacağını düşünüyorum.

Stanley ve Thermos’a göre daha basit bir kapağı var. Ayrılabilen parçası yok. Parçalarla uğraşmamak ve kolayca yıkayabilmek için bir avantaj olarak görülebilir.

Markasız Termos

Bu ürünü sanırım 2008 yılında Koçtaş’tan almıştım. Bir kaç kez kullandım ve bu testi yapana kadar bu kadar sıcak tutacağını düşünmüyordum. Çantada taşırken iç kapağının bir kaç damla sızdırdığını farketmiştim dolayısıyla sızdırmazlık konusunda pek güven vermiyor. Bir poşetle kendimi güvene alma ihtiyacı hissetmiştim son kullanımlarımda. Bu ürün kategori olarak diğerlerinden farklı bir yerde tutulabilir çünkü içmek için kapağına ya da başka bir bardağa dökmeniz gerekiyor, diğer 3 bardakta olduğu gibi tek harekette içemiyorsunuz.

termos_inceleme

Sonuç

Bu ürün hakkındaki bilgi markasız ürünler hakkında fikir sahibi olmanıza yardımcı olabilir. Devamlı kullanıp kullanmayacağınızı görmek istiyorsanız fiyatından dolayı böyle bir ürünle başlamak bir seçenek olabilir. Kapasitesi bence yeterli değil. 473 ml duruma göre iki kişiye bile yetebilir fakat 350 ml bana göre az.

Haziran 2018 deneyim eklemesi

Stanley markasının 473 ve 591 ml boyutunda olan “one hand mug” olarak bilinen modellerini kullanmaya başladım. Gerçekten tek el ile mandalı açıp yudumu alıp bırakıyorsunuz. Thermos markası pratiklik konusunda sınıfta kalır bu açıdan. Stanley ile yudumlamak Thermos’a göre bana daha kolay geldi.

Hem fiyat hem pratiklik hem karizma sonuç Stanley,

Gözünüz kapalı alın, sonraki jenerasyona miras bırakın.

Atladığım bilgiler veya merak ettikleriniz için lütfen yorum bırakın, afiyetle için 🙂